Bu hafta sonu büyük bir şirketin bir şubesinde bilgi işlem sorumlusu olarak çalışan yüksek öğrenim görmüş bir gençle tanıştım. Bu kişi kendisini "Mikrosoftcu" olarak tanımladı ve bu tanımı nasıl kullanmaya başladığını anlattı.
Birkaç yıl önce Antalya'da düzenlenmiş seminer şeklindeki bir Microsoft etkinliğine katılmış. Her ne kadar özel ve kamu sektöründeki bilgi işlem yöneticilerinin ağırlıkta olduğu bir toplantı olsa da sektördeki teknik personelin de katılımı sağlanmış. Microsoft ürünleri kullanarak yetişmiş bu gencin o güne kadar Linux ve özgür yazılım üzerine pek fikri ve merakı yokmuş, Linux dünyasını "geçici bir heyecan" olarak görmüş her zaman (konuştuğumuzda hala öyleydi).
Bu seminerde "Linux fanatiği" diye tanımladığı bir grup da varmış. Seminer boyunca bu kişiler Microsoft ürünlerini ve projelerini anlatma derdindeki konuşmacıları sorular ve çeşitli görüşleriyle terletip müdehale etmişler hatta bazı anlarda tartışmaya varan konuşmalar geçmiş ve ortam gerilmiş. Sonunda bu agresif Linux taraftarları çizdikleri hoş olmayan tablo ile seminerdeki pek çok kişinin antipatisini kazanmayı başarmış. Sonuçta bu genç bilişimci arkadaş Linux hakkındaki düşüncelerinin o günden sonra iyice keskinleşerek Linux'a karşı antipatiye dönüştüğünü ve "iyiki Microsoft varmış" diye düşündüğünü söyledi.
Kendisi özel ders veren bir arkadaşımın öğrencisi olduğundan ve kısa bir ders arasında lafladığımızdan muhabbeti pek koyulaştıramadık, ancak anlattıkları bana yetti. Kaş yapalım derken göz çıkarmak böyle bir şey işte.