24 Haziran 2009 Çarşamba

Uzaktan SSH erişimi için Windows istemcisi

WinSCP Sayesinde bulunduğunuz ortamdaki bir Windows'tan evinizdeki dosyalara bir dosya yöneticisi penceresinden ulaşabilirsiniz. WinSCP, GPL lisanslı ve aktif geliştirilen bir yazılım.


Tabii bunun için evinizdeki sistemde SSH sunucunun çalışıyor olması, modeminizin yönlendirilmiş olması ve sabit ip kullanmıyorsanız ddclient'ın dyndns.org'dan aldığınız alan adına ait ip adresini düzenli güncelliyor olması gerekiyor.

18 Haziran 2009 Perşembe

SLC profil yönetimi

Eğlence projem SLC için yazdığım az miktar kod ile aslında işin sandığımdan da kolay olacağını düşünmeye başlamıştım. Çünkü SLC'nin çekirdeği diyebileceğim konfigürasyon dosyalarını oluşturma kısmı Django sayesinde çok kolay oldu, sadece Python'un xml.dom.minidom sınıfı ile biraz cebelleştim.

Hemen bir heyecanla arayüz tasarımı yapayım dedim, her ne kadar SLC'yi arayüz barındırmayacak bir kütüphane olarak tasarlasam da bir arayüz ile kullanarak kısa sürede pratik bir şeyler ortaya çıkarabilirim diye düşünmüştüm ama biraz uğraşınca arayüz işinin daha külfetli olacağına inandım ve SLC'ye geri döneyim dedim.

Bugün bir boş vaktimde biraz kağıt üzerinde Profil yönetimi üzerine çalıştım. İki farklı profil yönetimi olsun dedim, bir tanesi konfigürasyon dosyalarının profilleri diğeri de genel profiller. Örneğin a,b,c gibi konfigürasyon dosyalarımız varsa;

Ev Profili = a.profil1, b.profil2, c.profil5, d.profil8
İş Profili = a.profil4, b.profil1, c.profil3, d.profil1
Sunucu Profili = a.profil1, b.profil3, c.profil5, d.profil2

Böylece kullanıcı bir paketin ayarlarındaki pek çok alternatifi kayıtlı tutabilecek ve istediği zaman istediği profilde bunlardan seçim yaparak kolayca kullanabilecek. Konfigürasyon profillerinin her biri kendi paketine ait diğer profillerle birlikte ayrı bir dizinde dosya olarak bulunurken ev, iş gibi genel profillerin taşıdığı konfigürasyon profilleri listesini bir text dosyada tutabilirim.

Kodlamaya geçince neler çıkacak henüz bilmiyorum tabii ki, profil yönetimi işin kendisinden daha çetrefilli olacak gibi görünüyor.

16 Haziran 2009 Salı

Küçük bir orkestra isteyen?

Yıllar önce en çok kullandığım müzik programlarından birsi "Band in a Box" idi ancak Linux'ta alternatifini bulamadığım ve Wine ile bir türlü sağlıklı çalıştıramadığım için eksikliğini bayağı hissettim. Bir süredir de müzikten gittikçe uzaklaştığım için çok da üzerine düşmedim.

Aradan yıllar geçtikten sonra yine bir umutla BIAB'un özgür alternatifi var mı diye gogıllama yaparken harika bir siteye rastladım. www.jamstudio.com




Jamstudio Flash tabanlı bir uygulama ve online olarak akorları düzenleyerek 8 enstruman kullanan bir altyapı oluşturmanızı sağlıyor, enstrumanlar için öntanımlı olan audio tabanlı bir ses kütüphanesinden seçimler yapıyorsunuz.

Enstrumanların ses kalitesi benim gibi bir amatör için oldukça yeterli ayrıca seçtiğiniz üsluba göre aranje edilmiş halde. Temel akorları ve çeşitli ton dışı varyasyonları da kullanabiliyorsunuz, ancak akor düzenlemede pek rahat değilsiniz, ince ayarlar için midi ve nota kullanamadığınızdan profesyonellere hitap etmiyor.

Benim gibi Linux kullanan bir amatörün yapacağı gibi eğer 8 kişilik orkestranıza hadi şu akorları çalın dedikten sonra enstrumanınızı elinize alıp doğaçlama yapmaktan hoşlanıyorsanız gerçekten yer imlerinize yerleşecek bir site. Zaten benim BIAB'da yaptığım da bundan daha fazlası değildi, üstelik Soundfont vs.ile uğraşıp duruyordum. Profesyonel programlardaki ayrıntılar da zaten az olan zamanımı yiyip bitiriyordu, stres atmak isterken strese giriyordum. Jamstudio ile herşey çok basit.

Siteye üye olduktan sonra parçanızı kayıt edebiliyorsunuz ancak mp3 olarak download etmek ve diğer bazı özellikleri kullanabilmek için aylık 4,95$ ödemeniz gerekiyor.

Jamstudio sayfasında müzik yapmanız için 4 pencere sizi karşılıyor.

SCORE: Parçanın akorlarını buraya yazıyoruz, her parçada en fazla 5 bölüme (sayfaya) izin verilmiş. Hangi bölümlerin hangi sırada çalınacağını da bu pencerenin altındaki Page Order'de aralarına tire koyarak tespit edebilirsiniz.

CHORDS: Akorları yazmak için kullanacağımız pencere, önce parçanın tonunu (Key) tespit ettikten sonra altındaki akorları kullanabilirsiniz. Eğer hiç müzik teorisi bilginiz yoksa sadece bu akorları kullanmanızı ve parça boyunca hep aynı tonu kullanmanızı tavsiye ederim. Ancak müzik teori bilginize güveniyorsanız pencerenin sağında varyasyonlar ve ton dışı akorlar da mevcut.

MIXER: Orkestramızdaki 8 enstrumandan (kanal) hangilerinin açık/kapalı olacağını ve ses seviyelerini ayarlayacağımız penceredir. Ayrıca eserin temposu da buradan ayarlanıyor.

SOUNDS: Orkestrada kullanılacak enstrumanları ve çalınma üsluplarını buradan seçiyoruz, şimdilik Rock, Alt Rock, Techno ve Country mevcut. 8 Kanalın her birisine istediğimiz enstrumanı atamak mümkün.

Sayfanın altındaki videolardan kimler neler yapmış izlemek de eğlenceli.

14 Haziran 2009 Pazar

Pardus 2008'e veda etmek

Pardus 2008'i sistemime son kurduğum günün üzerinden tam 365 gün geçti, bu arada sayısız güncelleme, KDE4 ve Xfce maceraları, sayısız disk bölümleme yaptım, depodaki pek çok programı pek çok defa kurdum ve kaldırdım, birkaç tane kaynak koddan derleme ve kapalı kodlu yazılım da sisteme uğrayıp geçti, Wine ve Playonlinux ile başarısız denemeler yapıldı ve Devel deposundan birkaç paket bile derlenip kullanıldı hatta bir ara Arch ve Debian ile komşuluk bile yaptı.

Başka sistemlere Pardus kurmamış olsam YALI'nın neye benzediğini bile unutacağım artık :)

Bu bir yıllık sürede kolayca çözdüğüm bir güncelleme sonrası açılmama olayı hariç her zaman tıkır tıkır işleyen, bakım ve temizlik gibi şeylerle beni hiç uğraştırmayan bir sistem oldu. Tadından yenmeyen bir hale gelen bu sistemin artık olabileceği en güvenli ve kararlı haline kavuştuğu şu günlerde bir şeyi fark ettim.

Doğum günümde duyurulacak olan 2009 Beta sürümünü kurmak için bu sistemi nasıl sileceğim bilmiyorum, yok yok teknik olarak değil duygusal olarak.

Farkında olmadan bu bir yılda aramızda duygusal bir bağ oluşmuş meğerse, ne olduğumu anlamadan beni kendisine aşık etmiş bu serseri şey. Evet şaka değil, bu sisteme nasıl kıyacağımı bilmiyorum.

10 Haziran 2009 Çarşamba

Ses tanıma ve seslendirme teknolojilerinde Türkçe de olmalı


Bugün bilgisayar-bilgisayar ileşitişimi 20-30 yıl öncesine göre hayal edilemeyecek oranda çeşitlendi ve gelişti, neredeyse her türlü işlem için pek çok standart ve protokol geliştirildi ve kullanılıyor. Ancak insan-bilgisayar iletişimi köklü değişiklikler geçirmedi, hala temel iletişim kaynağımız monitör ve klavye.

En son Öİ'deki Android haberini okuyunca artık devrimin yaklaşmakta olduğunu düşündüm. Önümüzdeki 10 yıl içerisinde kullandığımız cihazlarda yavaş yavaş ses tanıma ve TTS teknolojileri ön plana çıkmaya başlayacak gibi görünüyor.

İyi güzel de Türkçe bu gelişmenin neresinde? Türkiye'de bu konuda Arge yapan hiç kurum veya Üniversite var mı?

3-5 Yıl sonra satın aldığımız telefon+bilgisayar melezi cihazlar ile Türkçe iletişim kurmak istiyorsak şimdiden (çok geç kalınmış olsa bile) hızlıca çalışmalar yapmak gerekir diye düşünüyorum. Bence TÜBITAK - TDK - TRT - Üniversiteler işbirliğindeki bir çalışma ile bu konuda teknoloji üreten şirketlere Türkçe konusunda altyapı sağlanmalı. Cihazlarındaki sesli iletişim arabirimlerine Türkçe'yi eklemek isteyen şirketler için bu iş bir külfet olmaktan çıkarılmalı.

İçimden bir ses sesini kimse duymaz boşuna yazıp durma diyor ama "Söylesem faydası yok, söylemesem gönül razı değil"